Davetli Konuşmacılar | Ulusal Psikoloji Kongresi - TPD Kongre

Davetli Konuşmacılar

Prof. Dr. Ayşe Nuray Karancı

Afet/travma psikolojisi, travma sonrası psikolojik süreçler, afetlere hazırlıklı olma ve klinik psikoloji alanlarında yaptığı öncü çalışmalarla tanınmaktadır.  Başta deprem olmak üzere doğal afetlere hazırlıklı olma süreçlerine ve bu afetlerin bireyler ve toplum üzerindeki psikolojik etkilerine odaklanan araştırmaları, afet sonrası baş etme, dayanıklılık ve travma sonrası gelişim konularında önemli katkılar sunmuştur. Bireysel dayanıklılıkla toplumsal dönüşüm arasındaki ilişkiyi ele alan bu araştırmalar, “değişen toplum, dönüşen birey” temasına güçlü bir perspektif kazandırmaktadır.  Ayşe Nuray Karancı, ayrıca, şizofreni tanısı almış bireylerin bakım verenlerine yönelik çalışmaları ve bilişsel davranışsal ve şema terapisi alanındaki katkılarıyla da bilinmektedir. Türk Psikologlar Derneği Travma Birimi ve Avrupa Psikoloji Dernekleri Afet, Travma ve Kriz Çalışma Grubu başkanlığı, ODTÜ Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi kurucu başkanlığı ve Ulusal Deprem Konseyi üyeliği gibi görevler üstlenmiştir. Halen Bilim Akademisi Derneği’nde asil üye olarak yer almaktadır. Klinik psikoloji alanındaki eğitimini İngiltere’de tamamlayan Karancı, 1980–2018 yılları arasında ODTÜ Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyeliği ve 1997-2003 yıllarında da bölüm başkanlığı yapmıştır. Akademik çalışmalarını TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde sürdürmektedir. Kongrede, “Depremlere Karşı Hazırlık: Psikososyal Dayanıklılığın Birey, Toplum ve Kurumlarla İnşası” başlıklı konuşması ile bizlerle birlikte olacaktır. (Konuşma tarihi açıklanacaktır.)

 

Depremlere Karşı Hazırlık: Psikososyal Dayanıklılığın Birey, Toplum ve

Kurumlarla İnşası

Depremler, yalnızca sonrasında verilen müdahale süreçleriyle değil, öncesinde yürütülen hazırlık ve zarar azaltma faaliyetleriyle yönetilebilecek doğa kaynaklı afetlerdir. Bu sunum, deprem öncesi dönemde birey, toplum ve kurumların bir arada ve eşgüdüm içinde yürütebilecekleri hazırlık süreçlerine odaklanacak ve bazı araştırma sonuçları ile desteklenecektir. Bireysel farkındalık ve sorumluluğun artırılması, toplumsal katılımın teşvik edilmesi ve kurumsal planlamanın ve yaklaşımların güçlendirilmesi, afet risk yönetiminde kritik rol oynar. Çok düzeyli bir yaklaşım çerçevesinde, yapısal olmayan önlemler, eğitim çalışmaları, topluluk temelli organizasyonlar ve politika düzeyindeki uygulamalar birlikte değerlendirilebilir. Sunumun temel amacı, depremlere karşı hazırlığın sadece teknik değil, toplumsal ve yönetsel düzeylerde de kolektif bir süreç olduğunu vurgulamak ve bu sürecin nasıl daha etkili hale getirilebileceğini tartışmaktır.






Prof. Dr. Sami Gülgöz

Bellek süreçleri, yazılı metinlerin anlaşılması ve kişilik ile zihinsel beceriler arasındaki ilişkiler üzerine çalışmaktadır. Özellikle bireylerin yaşadıkları olayları nasıl hatırladıkları ve kültürel-toplumsal olayların otobiyografik bellek üzerindeki etkileri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Eleştirel düşünme ve eğitim reformu alanlarında da aktif olarak çalışan Gülgöz, Eğitim Reformu Girişimi, Türk Eğitim Vakfı, Anne Çocuk Eğitim Vakfı ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı gibi kurumlarla ortak projeler yürütmektedir. Avrupa Bilim Vakfı Beşerî Bilimler Daimi Komitesi’nde Türkiye temsilciliği ve yönetim kurulu üyeliği yapmış; Avrupa Araştırma Konseyi’nin araştırma programlarında panelist ve hakem olarak görev almıştır. 1993 yılından bu yana Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olan Gülgöz, 2008–2014 yılları arasında Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Dekanlığı görevini yürütmüştür. Akademik üretkenliği ve disiplinlerarası katkılarıyla, değişen toplumu ve dönüşen bireyi anlamaya yönelik önemli katkılar sunmaktadır. Kongrede, “Niçin Hatırlıyoruz: Evrimden Gündelik Hayata Hatırlamanın İşlevleri” başlıklı konuşması ile bizlerle birlikte olacaktır. (Konuşma tarihi açıklanacaktır.)

 

Niçin Hatırlıyoruz: Evrimden Gündelik Hayata Hatırlamanın İşlevleri

Ünlü hafıza araştırmacısı Baddeley 1987 yılındaki bir konferansta hafızanın neye yaradığı sorusunu sormuştu. Çok sıradan bir soru gibi görünse de hafıza ile ilgili uygulamalı araştırmaların başlangıcı sayılabilir. Bu konuşmada gerek kendi araştırmalarımızdan gerekse diğer araştırmacıların çalışmalarından söz ederek hafızanın işlevlerini sorgulamanın anlamına değineceğim. Gelişimden patolojiye, toplumsal bağlamlardan bilişsel süreçlere hafıza araştırmalarının uzantılarını ve önemini tartışacağım. Son yıllarda öne çıkan savlardan biri hafızanın geçmişi hatırlamaktan çok geleceğe dair olduğudur. Ancak hafızanın sadece geleceğe değil bugüne dair de işlevleri olduğu açıktır. İnsanlarda ve diğer hayvanlarda hafızanın bugüne ve geleceğe yönelik işlevlerinin neler olduğunu araştırma bulguları ışığında tartışıp ileride ele alınması gereken soruları değerlendireceğim.






Prof. Dr. Stephan Lewandowsky

Çevrimiçi bilgi teknolojilerinin yapısı ile insan bilişi arasındaki etkileşimlere ve bu etkileşimlerin demokrasi üzerindeki etkilerine odaklanan bir bilişsel bilimcidir. Araştırmaları, toplumda yanlış bilginin kalıcılığı, “sahte haberlerin” ve komplo teorilerinin yayılımı gibi güncel meseleleri kapsamaktadır. Ayrıca platform algoritmalarının bu süreçlere nasıl katkıda bulunduğunu incelemektedir. Bireylerin bilimsel kanıtları — özellikle aşılar ve iklim krizi gibi konularda — kabul etme ya da reddetme süreçlerini etkileyen psikolojik ve sosyal değişkenlerle de ilgilenmektedir. Bu doğrultuda, araştırmalarını çevrimiçi toksisiteye karşı daha dirençli bir demokrasi inşa etmeye yönelik politika önerileriyle birleştirmekte; özellikle Avrupa'da yönetici düzeyde karar alıcılarla iş birliği yapmaktadır. Akademik çalışmalarını, medyada yayımladığı görüş yazıları ve kamusal etkinliklerdeki katkılarıyla daha geniş kitlelere ulaştırmaktadır. 2022, 2023 ve 2024 yıllarında Clarivate tarafından “en çok atıf alan araştırmacılar” arasında gösterilen  Stephan Lewandowsky,  aynı zamanda 2022 yılında Almanya Ulusal Bilimler Akademisi (Leopoldina) üyeliğine seçilmiştir. Kongrede, “Dürüst Yalancılar: Demokrasiye Yönelik Bir Tehdit” başlıklı konuşması ile bizlerle birlikte olacaktır. (Konuşma tarihi açıklanacaktır.)

 

Dürüst Yalancılar: Demokrasiye Yönelik Bir Tehdit

Doğruluk denetçilerinin verileri Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde 30.000’den fazla yanlış veya yanıltıcı iddiada bulunduğunu göstermesine rağmen birçok Cumhuriyetçi seçmen onu hâlâ dürüst bir lider olarak görüyordu. Bu paradoks, dürüstlüğe dair iki farklı yaklaşımla açıklanabilir: “gerçek-odaklı konuşma” (doğruluk temelli) ve “inanç-odaklı konuşma” (içtenlik temelli). Twitter/X platformu üzerinde yürüttüğüm analizler, inanç-odaklı konuşan siyasetçilerin, gerçek-odaklı konuşanlara kıyasla daha düşük kaliteli bilgi yaydığını gösteriyor. Deneysel çalışmalarım ise, gerçek-odaklı konuşmanın teşvik edilmesinin hem yanlış bilgiye yönelik kabulü azalttığını hem de demokratik normlara verilen desteği artırdığını ortaya koymaktadır. Bu bulgular, doğruluk temelli dürüstlüğün teşvik edilmesinin demokrasiyi korumaya yardımcı olabileceğine işaret etmektedir.









'22. Ulusal Psikoloji Kongresi'


YIL TECRÜBE
0
YIL TECRÜBE
KATILIMCI
-
KATILIMCI
ÜNİVERSİTE
-
ÜNİVERSİTE
KONUŞMACI
-
KONUŞMACI
KONU BAŞLIĞI
-
KONU BAŞLIĞI
netweb



instagram



ftrnav  100. Yıl Mah. Fethiye Sk. Sefa Apt. 5/1 Çankaya/Ankara

dny  kongre.psikolog.org.tr
mli  Posta Adresimiz

Ulusal Psikoloji Kongresi - TPD Kongre
22. Ulusal Psikoloji Kongresi






Tüm hakları saklıdır. İçerik izinsiz kopyalanamaz, kullanılamaz.

Çerez politikamız: Kullanıcı özel verileri kaydedilmez.

© 2025 Ulusal Psikoloji Kongresi - TPD Kongre